28 Kasım 2011 Pazartesi

Agresif Galibiyet..

Agresiflik.. Galatasaray'ın , oyun güzel giderken berbat etme gibi bir huyu oluştu desek yanılmış olmayız sanırım. Bu sene sıkıntılı galibiyetler alarak yoluna devam ettiği aşikar.Cumartesi günkü maç da bunlardan biriydi.. En azından son 15 dakikası.
Maça kontrollü bir şekilde başladı Galatasaray , aynı şekilde Sivasspor'da..  Orta sahada top çevirerek boşluk aradılar , ancak bu sefer 4-4-2 veya Elmander Baros'un arkasına geçtiginde 4-4-1-1 oynadığı için Cim-Bom , 2 orta sahayla bir yere kadar top çevriliyor ve oyunu kanatlara yayıp oradan boşluk aradılar. Ama işte burada Kazım faktörü ön plana çıktı negatif anlamda. Sezon başından beri düşen bir form grafiği var Kazım'ın. 100 üzerinden 75-80 ile başladığı sezonda , şu aralar 35-40 larda dolaşıyor. O 35-40 da defansa yardım etmesi ve fiziğini kullanmasından kaynaklanıyor , hücuma katkısı neredeyse sıfır siyahi oyuncunun.Fatih Terim'in buna bir çözüm bulması şart.
İlk yarının pek keyifli geçmediği aşikar. Daha çok orta saha mücadelesi şeklinde geçti, Ancak İlk yarının sonunda  sahanın en iyisi olma fırsatını kaçıran Engin , fırsatçılığını konuşturup güzel bir vuruşla takımının soyunma odasına 1-0 önde girmesini sağladı 45+1 de.. Ki bu karşı takım için fena moral bozucudur.
İkinci yarıda bambaşka bir Galatasaray olduğunu söylemeliyiz. İleride basan , ısıran , daha çok dikine oynamaya çalışan bir takım vardı 2.yarı sahada. Nitekim bunun semeresini Engin'in ara pasında Borjan'ın Baros'u düşürmesiyle kazanılan penaltı ile gördüler. Penaltıyı gole çeviren Baros , istekli oyununu golle süslemiş oldu. Ancak bu penaltı için kafamda soru işaretleri var. Borjan Baros'u düşürdüğünde son adamdı. Kurallara göre kırmızı kart görmesi gerekiyordu ancak sarı kart çıkardı hakem Bülent Yıldırım. Belki arkadan gelen Sivasspor'lu defans oyuncularının araya girebileceğini düşünerek sarı kart vermiş olabilir , yine de kırmızı bekliyordu izleyenler.2.golden sonra oyuna dönecek olursak , Sivasspor geride az adamla yakalanmaya başladı ancak Galatasaray bunları değerlendiremedi iyi de pozisyon yakalama fırsatları oluşmasına rağmen. Daha sonra Sivasspor daha atak oynamaya başladı ve biraz geriye çekilde Sarı-Kırmızılı ekip. Golü de ,  sahada Sivasspor'un o gün en iyisi olan Erman'la buldular . Ama golde Semih'in pozisyon hatası olduğu bir gerçek. Ne olduysa bu  golden sonra oldu. Bir pozisyon sırasında Engin kalecinin önünde dururken , Borjan'ın Engin'in ayağına bastıktan sonra itmesi ve Engin'in kafa atması.. Sahanın en iyisi olacakken Engin inanılmaz bir hata yaptı. 'Fatih Terim adam eder'  anlayışının pek de doğru olmadığı görüldü böylece. Bu adamın elinde sihirli değnek yok ki  Engin'in dengesizliğini bir anda bitirsin. Ama o pozisyonda Borjan'a da bir sarı kart cıkması gerekiyordu kanımca. Ama benima asıl takıldığım nokta Elmander'in kırmızı kartı.. Bence orada kırmızı kart çıkmaması gerekiyordu , niye? Çünkü o pozisyonda evet Elmander tendona basıyor.. Ancak Elmander orada koşmaya çalışıyor , yön değiştirip baskıya devam etmeye çalışıyor , Hayrettin'in ayağını görmüyor bile ve bu yüzden de dengesini kaybedip düşüyor. Hayrettin'e müdahale yapmaya çalışırken bassaydı eğer ayağına , o da kırmızı karttı. Ancak Elmander o pozisyonda koşmaya çalışıyor. Zaten onun gibi iyi niyetli biri , eğer gerçekten o müdahale yaptıgının farkında olup kırmızı görseydi , öyle bir tepki vermezdi kartı gördükten sonra. Hakemlerimizin bu ince çizgiyi göremedikleri için Avrupa'da topyekün bir başarı kazanamadığı görülmüş oldu böylece.
Maç 2-1 bitti ancak çok kan kaybetti Galatasaray. Her ne kadar gördükleri 5 kırmızı kartın 3'ü yanlış olsa bile (Gaziantepspor maçı Sabri-Servet ve Sivasspor maçında Elmander) , 12.hafta itibariyle 34 sarı ve 5 kırmızı kart pek hayra alamet değil. Takımda bir agresiflik olduğunun bir göstergesi bu. Fatih Terim'in acilen bu konuya bir el atması gerek. Semih Kaya'nın ise goldeki tecrübe eksikliği görmezden gelinebilir , ara sıra yapacaktır böyle hatalar ve zamanla bu hatalarının üstesinden gelecektir genç stoper.
Sivasspor ise iyi oynuyor , taktik konusunda da gayet iyiler ama Rıza Çalımbay'ın elinde biraz daha iyi bir kadro olsa  4-5 puan daha fazla alabilirdi diye düşünüyorum.Bence 1-2 yıl içinde Sivasspor , 3 yıl önceki haline geri dönebilir.

23 Kasım 2011 Çarşamba

Yürek meselesi , Dik Oynamak..

Evet , dün 'Dik Oynadı ' Trabzonspor.. Belki yenebilse her şey daha güzel olacaktı ama  beraberlik de gayet iyi bir skor İnter karşısında ve 2.liğe yükselmeyi başardı.. Bana göre Şampiyonlar Ligi'nde , büyük takımlar hariç , diğer takımların hedefi ilk önce yenmekten ziyade yenilmemek olmalı.. Trabzonspor , Apoel gibi takımlar bunu başardılar ve kendilerinden sıkça söz ettiriyorlar Avrupa basınında. Trabzonspor'un grupta 1 galibiyet , 3 beraberlik ve 1 mağlubiyeti var.. Daha grup maçları başlamadan önce grubun en zayıf takımı gibi görülen Trabzonspor'un bu istatistikleri (ki benim için İnter deplasmanındaki galibiyet gariç çok da sürpriz bir istatistik değil ) gruptaki dengeleri büyük ölçüde değiştirdi. 
Maça gelecek olursak , istekli bir giriş yaptı mücadeleye Bordo-Mavili ekip. Yine her zaman yaptıkları gibi toplu bir şekilde hücum yaptılar ve İnter atak yaptığı zaman ise 11 kişi topun arkasına geçiyorlardı. Ki böyle takımlara karşı , istisnai durumlar hariç ancak böyle başarı yakalayabilirsiniz. Ama yaptıkları bu defansın yemeyeceği türden bir golle geriye düştüler. Hoş bir verkaçla kaleci ile karşı karşıya kalan genç Arjantinli Alvarez güzel  bir plase  ile  İnter'i 1-0 öne geçirdi dakika 11'de.. Ama dikkat ettiyseniz ne tribünler , ne de oyuncular moral bozmadı , aynı şekilde ve  aynı disiplinli oyunla devam ettiler. Tek sorun ceza sahası içinde çoğalamamaktı , nitekim golü de ceza sahası dışından buldu Trabzonspor.. Halil'in şutu Samuel'e çarpıp yön değiştirdi ve ardından üst direğe çarpıp filelerle buluştu : 1-1..  İlk yarı boyunca aynı şekilde iki tarafında kontrollü oyunu sürdü ve 1-1 bitti devre..
İkinci yarı başlangıcından itibaren daha baskılı bir oyun oynamaya başladı Trabzonspor. İnter'in bunaldığını görmek , üstad Murat Kosova'nın deyimiyle ' Julio Cesar'ın fazla mesai' yaptığını görmek beni ve tabi ki Türk halkını oldukça gururlandırdı. Alanzinho'nun ve Serkan'ın çabası takdire şayandı ikinci yarı. İnter'in seri paslarla defansın arkasına adam kaçırdığı ataklarda Tolga Zengin'in ' ben hala formdayım' dercesine kurtarışlar yapması  , taraftara güven verdi. Ama asıl kırılma anı Adrian'ın kafa şutuydu , o top direkte patladıktan sonra kalenin içine yönelseydi şu an çok farklı şeyler konuşuyor olabilirdik..
Trabzonspor'un bu oyunu onu 6 puana getirdi ve 2.liğe yükseltti. Lille deplasmanından alınacak 1 puan ve İnter'in evinde CSKA'yı yenmesi veya berabere kalması durumunda gruptan 2. olarak çıkacak Bordo-Mavi'li ekip. Burada tek sorun İnter'in gruptan lider olarak çıkmayı garantilemesi ve belki de rehavete kapılacak olması.. Ancak Giuseppe Meazza'da yenileceklerini sanmıyorum , en azından Şampiyonlar Ligi'nde..   
Oyunculara bakacak olursak , Halil Altıntop belki de en iyi (hatta tek iyi) futbolunu oynadı dün gece. İstekli ve ısıran bir futbol oynayınca İnter'in sağ kanadı oldukça zorlandı. Tüm takım iyi oynadı ama Serkan Balcı , Halil  , Alanzinho , Colman öne çıkan isimlerdi dün Avni Aker'de.. Umudumuz bu performansı Lille maçına da taşımaları. Bekleyip göreceğiz..

22 Kasım 2011 Salı

Anlamsız bir ara..

Çok uzun olmasa da , orta seviyede bir uzun aradan sonra tekrar bloga bakmaya başlıyorum..

Sevgiler :)