30 Eylül 2011 Cuma

Boring Boring Stoke..

perşembe gecesi gerçekten başlığın hakkını verecek kadar sıkıcı bir oyun oynadı Stoke City.. Tony Pullis'in anti-futbol,korner,taç felsefesi daha ne kadar devam edecek bilmiyorum ancak bundan zevk alanların sadece Stoke taraftarının bir kısmı ve takım olduğu kesin.. Zira en azından Türkiye'de 'Stoke City' takımını duyanların yüzünü buruşturduğunu görüyorum. 
Maça gelecek olursak , Stoke yine aynı tas aynı hamam başladı maça .. Beşiktaş'ın ise rakibi iyi etüt ettiği belliydi , hızlı ve yerden oynamaya calısıyorlardı , topu fazla havada tutmuyorlardı ki yapmaları gereken de buydu.. Golü de buldular Hilbert'in ayağından , Quaresma'nın güzel ara pası sonucunda ayak dışıyla uzak köşeye iyi bıraktı topu Emanet Sağ bek  Alman..  Ama daha Beşiktaş oyunun kontrolünü tekrar sağlayamadan   golü yedi attıktan 1 dakika sonra , Stoke'un en büyük gol atma stratejisiyle ; korner.Yine de Beşiktaş o iyi oyununu sürdürüyordu , ancak Carvalhal Alzheimer mı oldu bilmem , hızlı ve yerden oynanacaksa ileride Edu gibi bir kağnının ne işi var? adeta Takımın geri vitesiydi , bu oyun sisteminde oynamayacağı apaçık belli. Dakikalarca Holosko girsin diye beklerken 2.golü tartışmalı bir penaltı ile yedi Beşiktaş. Carvalhal'ın da aklı o zaman başına geldi ama iş işten geçmişti .. Oyuna müdahalesi pek iyi değil Portekizli teknik direktörün , ayrıca oynattığı sistemin de Beşiktaş için pek yararlı olacağı kanısında değilim nice süredir. Koch'la devam edilmesi gerektiğini hala söylüyorum ancak Yıldırım Demirören yanlışlar zincirine bir halka da Carvalhal ile ekledi..  Umarım Beşiktaş için hayırlısı olur ancak Carvalhal ile hayırdan çok şer olacağı aşikar..
Not: Geleceğin yıldızı diye bel bağlanan Necip'in sezon başından beri süren vasat altı performansı endişe verici , yükselmek istiyorsa kendini teknik ve fizik anlamda geliştirmeli..

27 Eylül 2011 Salı

Bana Maziyi Hatırlatıyor..

Samsunspor maçındaki iştahlı Galatasaray'ın x2 sini düşünün.. İlk 15 dakika hariç tabi.o 15 dakikalık bölümde dengesiz ve topallayan bir Galatasaray vardı TT Arena'da.Ama bir anda  o 16. dakikadan itibaren iştahlı , sürekli pas yapan , Selçuk-Melo ikilisinin yönlendirdiği bir Galatasaray vardı Aslanın yeni mabedinde.. nice zamanlar önce unuttugumuz o güzel duran top organizasyonlarının Selçuk'la geri dönecegini salık vermiştim daha önce  , nitekim bu maçta da bunları gördük gibi tam olarak. Gökhan'a adrese teslim bir orta ve Gökhan Zan'ın topu kafayla kaleye yönlendirmesi..Gökhan Zan'ın sezon başından beri yaptığı tek pozitif şey buydu diye düşünüyorum , zira bu gol onu canlandırır belki.. Bu hem Milli Takım hem de Galatasaray için iyi olacaktır çünkü Galatasaray'da stoperler Ujfa-Servet-Gökhan sonuçta.Golden sonra 1-0 ı koruyup hızlı ve direkt paslarla sonuca gitmeye çalışan bir Galatasaray vardı sahada ilk yarı sonuna kadar, zaman zaman yine oyunu karşı sahaya yıktılar hep üstün olan taraflardı.Tabi bunda Ujfalusi'nin defanstaki sıfır hata oyununun da etkisi büyük.
İkinci yarıya yine Selçuk-Melo ikilisinin önderliğiyle başladı Galatasaray.Ha bu arada eklemem lazım , bu ikili böyle oynamaya devam ederse bu senenin en iyi orta saha ikilisi olmaya adaydır.Fatih Terim'in '' Orta sahanın gol atması , skora katkı vermesi önemli'' anlayışıyla hareket eden Felipe 'The Pitbull ' Melo , sezon başından bu yana istekli futboluyla dikkat çeke Hakan'ın direkten dönen şutunu tamamlayarak durumu 2-0'a getirdiğinde maç bitmiş gibiydi.. 2-0'dan sonra skoru tuttu ve fazla rakibin üstüne gitmedi Galatasaray.. Maç da bu skorla bitince , 4 hafta sonunda iyi sayılabilecek düzeyde olan 7 puanı Galatasaray'ın hanesinde görmüş olduk..Ama yine de tek forvet konusu sıkıntılı , Elmander iyi , çok istekli ancak tek forvet olarak oynamaya pek alışkın değil. Baros veya Sercan'la oynarsa daha etkili olacağı aşikar. Ujfalusi stoper pozisyonunda daha etkili gibi duruyor şu anda.Engin Baytar'ın çok zamana , günden güne kondinsyonu iyi düzeye gelen Riera'nın ise 1-2 maça daha ihtiyacı var..
Galatasaray için umut ışığı büyümeye devam ediyor..

15 Eylül 2011 Perşembe

Gökhan Gönül sorunu..

2 gündür Gökhan Gönül sorunu aldı başını gidiyor.. Fenerbahçe Kulübü'nün yaptığı açıklamaya göre,  Milli Takım doktorlarının verdiği rapor doğrultusunda ödem teşhisi konmuş ve buna göre tedavisine başlanmış.. Ancak agrılar azalmayınca ve batma hissi meydana gelince  Federasyon'dan MR sonuçları talep edilmiş. Sonuç olarak Gökhan'ın  kaburgasında kırık olduğu tespit edilmiş ve Fenerbahçe doktoru Ertuğrul Karanlık GG'nin tedavisine kırık teşhisiyle devam ediyor. Burada Fenerbahçe , Federasyon'u suçluyor. Evet iyi güzel Federasyon'un burada bir yanlışı var , büyük bir yanlışı var ancak Fenerbahçe doktorlarının da hafif bir ihmali yok mu?  Onların da Gökhan'ı kontrol etmeleri daha iyi olmaz mıydı? Milli Takım doktorlarının verdiği rapor doğrultusunda tedaviye başlamak o doktorlara duyulan güveni gösterse de , Fenerbahçe doktorlarının da MR sonuçlarını daha önce alıp Gökhan'ı daha kapsamlı bir kontrolden geçirmeleri gerekirdi bence.Burada Federasyon'un büyük yanlışı , Fenerbahçe'nin ise Milli Takım doktorlarına duyulan güvenden dolayı ihmali vardır. Olan Gökhan'a oldu sonuçta .. Umarım Gökhan bir an önce sahalara döner.

14 Eylül 2011 Çarşamba

Ronaldo ve kırmızı forma..

Cidden çok hoş olmuş kırmızı forma , Real Madrid'in renklerini temsil etmese de ayrı bir hava katmış.. Değişiklik iyidir.

Bir Galatasaray Değerlendirmesi..

bu fotoğraf aslında İ.B.B maçının özeti gibi..  Baros kötü oynadı evet ama kötü oynamasında takımın Baros'u yalnız bırakması da önemli bir etkendi bence.
Oysa hazırlık kampında Baros golleri sıralıyordu , takımın en golcüsüydü hazırlık kampında..  Fatih Terim'in ilk önce deneyip sonra vazgeçtiği 4-4-2 sisteminde daha verimli olabilirdi ama uzun zamandır GS'nin başına gelen teknik direktörlerin bir türlü kurtulamadığı 4-3-3 hastalığı Fatih Hoca'yı da vurduğu için yine yalnız kalıyor Baros. Bu takım aslında 4-4-2 yi cok iyi oynar , babalar gibi oynar. Ama anlam veremediğim bir şekilde her  gelen bir 4-3-3 tutturmuş gidiyor.. Olmadığı apaçık görülmüyor mu? Hele Arda Turan da gitmişken.. Eboue o bölgenin oyuncusu değil , yerini yadırgadığı apaçık belli.. daha cok bek ve libero pozisyonunda faydanılması gerek. Kazım ise akordu bozuk Gitar gibi nerede ne ses vereceği belli değil . Fatih Hoca'nın 4-3-3 ün sağında ona bel bağlaması düşündürücü.. Orta saha gayet iyi duruyor ama 3 lü değil de 2 li olursa  , yani şu 'Klasik ' diye tabir edilen 4-4-2 yi oynarsa Galatasaray daha başarılı olabilir.Melo-Selçuk 2 lisi orta sahayı çok iyi toplar ve kanatlardan daha üretken olabilir Galatasaray ama sola Riera'yı monte etmek gerekiyor ilk önce..  onun  kanat oyunları gerçekten  çok iyi ve 4-4-2 nin solunda başarılı olacağı aşikar.. Sol bekte Çağlar ve bu sezon silkinip üzerindeki ölü toprağını atan Hakan Balta yeterli duruyor. Sağ kanat ise Kazım-Sabri-Eboue-Ujfa  rotasyonunda gayet iyi çalışır. Tabi çılgın çocuk Engin Baytar'ı es geçmemek lazım. Rotasyon için gayet iyi orta sahanın her bölgesinde oynayabilir , defansif yönü biraz zayıf olsa da gideri var.Tandemde Servet-Zan-Semih-Ujfa iyi iş görür , en azından Lig için yeterli duruyor.. Kale için belki de bu sezon ki en iyi transfer diyebiliriz sonuçta daha kim alınabilir ki , Casillas falan gelemiyecegine göre Muslera çok iyi bir transfer.. Forvet hattı ise biraz düşündürücü , Elmander-Baros ikilisi oynarsa Elmander'i biraz geriye çekip 4-4-1-1 daha iyi olabilir çünkü Elmander milli takımda İbraCadabra'nın arkasında oynuyor. Baros'un istikrarsızlıgını unutmamak gerek bu arada. Sercan rotasyon için iyi gibi ve bir de genç golcü Anıl var tabi.. Ama ona kolay kolay sıra geleceğini sanmıyorum en azından bu sene için..
Fizik olarak daha tam yeterli görünmedi Galatasaray ve sahadaki arıza oyuncu sayısı da fazla olunca sinirler oldukça geriliyor.. Melo'nun son lig maçında yaptıgı hareket bariz kırmızı karttı.. Fatih Hoca'nın bunları engelleyeceğini düşünüyorum.. o meşhur tabiri caizse 'fırça'larından atarsa takım daha bir disiplin altına girer.
Sonuç olarak Fatih Hoca 4-4-2 yi uygulamalı , şu 4-3-3 hastalığından da vazgeçmeli.. eğer 4-4-2 oturursa Galatasaray'ı güzel günler , taraftarını da güzel futbol bekliyor diyebiliriz..

13 Eylül 2011 Salı

Farklı Tas , Aynı Hamam..

Fatih Terim geldiğinde hava cok iyiydi.. zaten normali de oydu iyi olmalıydı.. İyi transferler gerekli yerlere yapıldı , takım gayet iyi çalıştı hazırlık kamplarında, sakatlık olmaması sevindiriciydi.. Hazırlık maçları da fena değildi aslında Twente maçını saymazsak.. Maglup olunan Olympiakos maçında bile gayet iyi görüntü çizdi Galatasaray..  ancak gel gelelim ki İ.B.B. maçında aynı görüntüyü göremedik..
Maça iyi başladı Sarı-Kırmızılı ekip , hazırlık maçlarındaki tadı verdi 20.dakikaya kadar. Ama  Belediye cidden  çok oturmuş bir takım ve bunu çok iyi kullandılar.. 20.dakikadan sonra etkili olmaya başladılar Galatasaray karşısında kanatları çok etkili kullandılar özellikle Ekrem'in etkileyici bir performansı vardı..  ama yine de maç ortada gidiyordu derken Muslera'nın hiç anlam verilemeyen şekilde elinden topu kaçırması o geçen sezon ki sıkıntıyı geri getirdi : Özgüven eksikliği.. o golden sonra  Galatasaray rakip sahaya oyunu yıkması gerekirken , yine maç ortadaydı hatta İ.B.B. cok daha iyi oynadı , önde olan çoğu takımın yaptığı gibi haklı olarak kontratak oynadılar.. gerçi İ.B.B. nin benimsediği oyun sistemi hep kontratak oldu ve bunu gerçekten çok iyi uyguluyorlar.. yine klasikleşen bu kontrataklardan birinde oyuna sonradan giren diri sol kanat Gökhan Süzen , yeteneklerine kıyasla çok şaşırtıcı olarak sadece 500 bine alınan Webo'ya güzel bir orta açtı , Webo da ceza sahasında kendisini avare avare dolaştıran Gs defansına cezayı kesti.. 2-0..
İBB gerçekten çok iyi bir takım görüntüsü çiziyor.. Galatasaray'ın ise önünde daha çok yol var.. Detaylı bir GS değerlendirmesi ilerleyen günlerde gelecek..