5 Mayıs 2012 Cumartesi

Bana Son Şampiyonluğu Anlat Kenny..

1985'te, İngiltere'de soğuk geçmeye aday aylardan Kasım'ın 6'sını gösteriyordu takvimler. Daha 'Sir' ünvanını almamış, gelecekte neler yapacağı henüz meçhul Alex Ferguson'ın, Manchester United'ın başına geldiği gündü o gün. Geldiğinde, o sakızı hiç esirgemediği ağzından dökülen ilk sözler ' Liverpool'u geçeceğiz' olmuştu. Kararlıydı Fergie. Ama o dönem, şimdiki 'Sir'e gülüp geçenler oldukça fazlaydı. Hatta ManU taraftarları bile ' aklını kaçırmış olmalı' diye düşünüyordu muhtemelen. Sir'ün haklı olduğunu yıllar geçtikçe görmekle beraber, asıl sorulması gereken soru şuydu: Liverpool'un böylesine kötü bir duruma geleceğini, taraftarı ateşlemek için o sözleri söyleyen Sir'den başka kim tahmin edebilirdi?

70-90 arası.. Liverpool'un adeta şahlanıp, Avrupa Futbolu'na damga vurduğu 20 yıl. Kevin Keegan, Joe Fagan,   Alan Hansen, Kenny Dalglish, Graeme Souness, Terry McDermott, Ian Rush, John Barnes, John Aldridge.. Bu efsaneler önderliğinde kupalara ambargo koymuştu 'Kırmızılar'. Onları durdurabilecek herhangi bir takım, güruh, topluluk, tarikat vb. hiçbir şey yoktu. Takımı ölümüne destekleyen 'Kop' tribünü vardı. Hiçbir zaman oturmayan, takımına kendini adamış o taraftar topluluğu.. 'You'll Never Walk Alone' gibi muhteşem bir kelime topluluğunu, adeta takımın ruhu haline getiren, bu tezahüratı Dünya'nın en güzel ezgisi olabilecek şekilde söyleyen taraftar grubuydu onlar. Anfield'da kazanılan zaferlerle beraber alınan kupalar artık alışkanlık haline gelmiş, 'Başarı' denince akla ilk gelen takımın Liverpool olduğu yıllardı 70-90 arası.. 77'ye kadar Keegan önderliğinde, Keegan'ın Hamburg'a gitmesiyle  onun yerine geçen Dalglish önderliğinde harika futbol oynayan bir takım vardı. Hele ki Dalglish-Rush ikilisinin, isimlerine methiyeler düzülecek seviyedeki performansları.. Bu süreçte alınan 11 lig şampiyonluğu, 3 FA Cup,  4 Lig Kupası, 10 Community Shield ve en önemlisi, 4'ü Şampiyon Kulüpler Kupası, 2'si UEFA Kupası olmak üzere 6 Avrupa Kupası vardı. Böylesine bir başarıyı kaç takım yakalamıştı o yıla kadar? Kaç takım böylesine bir ambargoyu 20 yıl özelinde koyabilmişti? Her şey bu kadar iyi gidebilir miydi?

Her şey o kadar da iyi gidemezmiş. 1985'te yaşanan malum Heysel Faciası, takımın ayarlarıyla fazlasıyla oynadı. O dönemin başbakanı Thatcher, UEFA'ya yaptığı baskı ile, İngiltere futbol takımlarının beş yıl Avrupa Kupaları'ndan men edilmesini sağladı. Aynı dönemde Liverpool'a verilen ceza ise 10 yıldı. Daha sonra bu ceza altı yıla indirildi. Facianın olduğu sıralar takımın başında bulunan isim Joe Fagan'dı. 85-86 sezonu öncesi takımı bıraktığını açıklayan Fagan'ın yerine ise, oyuncu-menajer olarak Kenny Dalglish geldi. Big Kenny, FA Cup ve Premer Lig'i alarak duble yaptı o sezon. Avrupa'ya gidememesine rağmen, koyduğu ambargoyu İngiltere özelinde devam ettiriyordu Dalglish önderliğindeki Kırmızılar. Oynanan güzel futbol, özellikle Graham önderliğindeki 5-3-2'li  ' Boring Boring Arsenal''in olduğu bir lige fazlasıyla keyif veriyordu. Ama takımın peşini aksilikler, facialar bırakmıyordu. 1989'daki Hillsborough Faciası, takımın ikinci derin yarası oldu. Faciadan sonra oluşturulan Taylor Raporu sonucunda, kale arkalarındaki ' ayakta izlenecek yerler' kaldırıldı. Bu da Kop Tribünü'nü biraz daha pasif kıldı. Ancak bu olaydan sonra Dalglish'in yapmış olduğu işler, onun neden böylesine bir efsane olduğunun kanıtıdır. Günde neredeyse dört cenazeye katıldı Big  Kenny. Ailelerle ilgilendi, yaralananları ziyaret etti, saatlerce telefonda dertleşti yaralananların yakınlarıyla. Taraftarın hep yanında oldu, dertleriyle ilgilendi. Sokak çocuklarını topluma kazandırmaya çalıştı daha sonraki yıllarda. Ancak dayanamadı Kenny.. 1990-91 sezonunda, takım lider giderken istifa etti. İstifa etmese, belki de takım daha iyi yerlerde olabilirdi şu zamanlarda. 1990 yılındaki o şampiyonluk, son şampiyonluğu oldu Kırmızılar'ın.
O yıldan sonra kimler gelip geçti, hiçbiri Liverpool'un baş ağrısına bir 'Majezik' olamadı. Yıllardır yapılan teknik direktör yanlışları, yanlış ve pahalı transferler ve bunlarla beraber gelen sportif başarısızlıklar, kulübün, İngiltere'de arka planlara sevk edilmesiyle sonuçlandı. Houiller'nin panik atakları, Benitez'in cesaret yoksunu hareketleri,  Hodgson'ın baskıyı kaldıramayışı..Uzun süre kulübün sahibi durumunda bulunan Hicks-Gillett ikilisinin, kulübün borçlarını 350 Milyon Pound'a kadar yükseltmesi ve bunun sonucunda doğru transferlerin yapılamaması.. Bunların hepsi, Liverpool'un çöküşünün başlıca sebepleri oldu. 1990 yılına kadar İngiltere'de ve Avrupa'da, Kasap Havası'nın son dakikaları gibi çılgınca giden kulüp, şu aralar Kasap Havası'nın ilk dakikalarına geri döndü. Üstüne üstlük, ezeli rakibi Manchester United'ın da gerisine düştü şampiyonluk sayısında Kırmızılar. Daha ne kadar kötü bir tablo çizilebilir ki? Bu anda yapılabilecek en iyi hamleyi yaptı kulübün yeni sahibi Werner ve Kenny Dalglish'i takımın başına getirdi. 2010-2011 sezonu ikinci yarısında, takımda toparlanma hal ve hareketleri görünse de, bunu geçici bir nitelik taşıdığı 2011-2012 sezonu ile gün yüzüne çıktı. Dalglish'in, 'Eskiden yaptığım gibi Adalı futbolcularla başarıya ulaşırım' politikası, başarısızlıkla sonuçlandı. Özellikle, Henderson ve Downing gibi ortalamanın biraz üstü Adalı futbolculara eşek yüküyle para verilmesi büyük bir eleştiri konusu oldu. Gerrard'ın olduğu yerde Charlie Adam'ın fazla bir işi olmaması gerekirken, bu İskoç'a fazlasıyla bel bağladı Big Kenny. Aslında bu durum Kenny'nin suçu olmaktan öte, Ada'da alt yapıdan çıkan oyuncunun kalitesiyle alakalı. Kenny'nin Adalı futbolcularla ilgili olan planı doğru olabilir. Ama kaliteli ve Adalı futbolcu sayısı yok denecek kadar az. Ben hala Big Kenny ile, Liverpool'un eski günlerine geri döneceği düşüncesindeyim. Kenny'nin, 'Adalı Futbolcu' düşüncesini değiştireceğini de düşünüyorum gelecek sezondan itibaren. Andy Carroll gibi bir düz oyuncuya 41 milyon verilmesi en büyük hataydı belki de. Kenny'nin böyle bir hatayı bir daha yapmayacağını da düşünüyorum. Onun futbol bilgisi ve cesareti, bu sene gösterdiği performanstan kat ve kat daha fazla.

Kim bilir, belki de gelecek sezondan itibaren, yeni başarı hikayeleri anlatmaya başlar Big Kenny. Belki, Kop Tribünü yine eskisi gibi başarı için söyler ' You'll Never Walk Alone'u.. Yeni John Barnes'lar göremeyiz belki, ama Ada dışından yeni genç yeteneklerle beraber şampiyonluk hikayeleri dinleyebiliriz, Dalglish önderliğinde. Muhtemelen Kenny'ye, ' Bana Son Şampiyonluğu Anlat Kenny Amca' diyorlardır, Liverpool sokaklarında. Artık yeni şampiyonluklar lazım Kırmızılar'a. Hala Avrupa Kupaları ile beraber en başarılı takım Liverpool, İngiltere'de. Neden yeni başarılar eklenmesin ki? Haydi Kenny, bize yeni şampiyonluk hikayeleri anlat..