‘Makine düzeninde işleyelim’ anlayışı ile oluşturulan takımların arenası Bundesliga, bu akşam başlıyor. Ligin yeni ekiplerinin, Bundesliga’nın köklü takımlarına 3-4 atabildiği, sürprizlerin gırla olduğu, taraftar kültürüne imrendiğim, stadyumların genellikle dolu olduğu bu ligi izlemek, herkes için ayrı bir keyiftir muhtemelen. Sergen Yalçın’ın ‘çok sürpriz oluyor’ uyarısını da dikkate alarak, bu lige bahis oynama konusunda son derece tedbirli davranmakta yarar var.
Başlıktan yola çıkarak, ligin favorisinin her zaman Bayern Munih olduğunu söyleyelim. Her ne kadar son iki sezonda Dortmund destanlar yazsa da, isimlerine methiyeler düzülse de, Klopp da kabul ediyor Bayern’in her zaman şampiyonluğun en büyük favorisi olduğunu. Genele baktığımızda ise, iki favori var gibi duruyor : Dortmund ve Bayern.. Ancak, bu keyifli ligde sürprizlerin kol gezdiğini düşünürsek, Werder veya Schalke de şampiyon olsa şaşırmam.
KLOPP VE KOLEJ TAKIMI
2005’te iflas bayrağını göndere çeken bu değerli kulüp, 2012’nin ortalarında başarı havuzunun içinde yüzüyor. ‘Gün Batımından Şafağa’ film ismini Borussia Dortmund için uyarlarsak, pek de yanlış yapmış olmayız.
2008’de Klopp takımın başına geldiğinde, böylesine başarıların geleceğini kim bilebilirdi? Ancak, Klopp ile yükselişe geçen BvB, 2010-2011 ve 2011-2012 sezonlarını şampiyon kapayarak bir rüyayı gerçekleştirmeyi başardı. Bu başarılarda kilit nokta istikrardı. Beraber oynamaya alışan genç oyuncular ve onlarla harman olan tecrübelilerle birlikte harika bir ekip Dortmund. Oynadıkları oyundan keyif alıyorlar ve makine düzeninde işleme konusunda belki de Bundesliga’nın en iyisi konumundalar. Klopp geride bıraktığımız iki sezonda olduğu gibi yine Bayern’i favori gösterdi, ancak bu ‘kolej takımı’, Bayern’in hegemonyasına kafa tutan yegane takım. Taraflı tarafsız herkes, Dortmund’un başarılı olmasını istiyor.
Sezon başında ‘uyum sorununu aşamadığı’ gerekçesiyle takımdan ayrılan Barrios ve ManU’ya transfer olan Kagawa, önemli kayıplar olarak görünüyor. Kagawa’nın yerini yıldız adayı Marco Reus ile doldurdular. Ama Barrios’un gidişiyle beraber forvette elle tutulur tek isim Robert Lewandowski gözüküyor. Belki burada bir sıkıntı yaşanabilir, sonuçta Şampiyonlar Ligi de fikstürlerinde mevcut. Mario Götze’nin sakatlıklarla geçen sezon sonrası iyileşmesi, taraftarı mutlu etmiştir muhtemelen. Takımın ona ihtiyacı, Kagawa’nın gidişiyle beraber daha da arttı keza. Defans ve orta saha bloğundaki önemli isimleri takımda tutarak önemli bir artı kazandılar. Benim en büyük beklentim ise, yeni transfer genç Leonardo Bittencourt.. Yıldız adayı olarak pek tanınmasa da, sezon boyunca süre alırsa dikkatle izlemenizi tavsiye ederim.
Taraftarın takıma duyduğu paha biçilemez sevgi ve iki şampiyonlukla gelen rahatlık, takımın iyi futbol oynamasının önündeki engelleri bir bir kaldırıyor. Başarıyla geçen iki sezonun ardından, Şampiyonlar Ligi’nde de başarı beklemek hayalcilik olmaz. En azından ikinci turu görmesi gerekiyor BvB’nin.. Ama başarılı olmasa bile, Westfallen’de her zaman sevgiyle, harika bir atmosferle karşılanacak bu değerli takım.
HER ZAMAN FAVORİ: BAYERN MUNİH
Harcanan milyonlarca euro para, kaybedilen finaller, kullanılamayan penaltılar ve hayal kırıklığı ile geçen son iki yıl.. Allianz Arena sakinlerinin artık başarısızlığa tahammülü kalmadı. İkincilik hiçbir zaman Bayern Munih için bir başarı olmadı ve olmayacak. Bu sene kredileri yok denecek kadar az, hatta hiç yok. Taraftar, şampiyonluğa son iki yılda hasret kaldı ve Dortmund’un iki yıllık şampiyonluk serüvenine nokta konulmasını istiyor. 2010’daki ŞL finaliyle başlayan ağır darbeler silsilesi, 2012 ŞL finalinde Chelsea’ye Allianz Arena’da kaybedilerek devam etti. Arada Dortmund’a kaybedilen şampiyonluklar ve geçtiğimiz sezon Almanya Kupası finalinde Klopp’un öğrencilerinden yenilen beş gol de cabası. Tahammül artık sıfır ve değişim şart..
İlk olarak sportif direktörlüğe Matthias Sammer getirildi. Sağlam bir hamle olmakla beraber işin ilginç yanı, Sammer’in neredeyse bütün başarılarını Dortmund çatısı altında kazanması. Yine de Sammer’in kulüpte köklü değişiklikler yapması bekleniyor.
Transferde ise kadro derinliğini sağlama amacıyla önemli transferler yapıldı. Gol makinesi Mario Gomez’in rotasyonuna Mario Mandzukic ve eskiden de Bayern forması giyen Claudio Pizarro dahil edildi. Basel’den alınan Xherdan Shaqiri ile kanat rotasyonuna da takviye yapan Bavyera ekibi, yıllardır sorunlu olan stoper pozisyonuna da, geçen sezon Gladbach’ta harika bir sezon geçiren Dante’yi monte etti. Alt yapıdan çıkarılan Emre Can da, çok yönlü bir oyuncu olmasıyla takıma oldukça fazla katkı sağlayacaktır. Schweinsteiger reyizin yanına alınması beklenen Javi Martinez kadroya dahil olursa, yıllardır dengesiz olan hücum-savunma kalite farkı dengelenecektir.
Bu oyuncu topluluğuyla ligin en iyi kadrosuna sahip olduğu kesin Bavyera ekibinin. Ancak, Dortmund kadar takım olup şampiyonlukta söz sahibi olacaklar mı, onu zaman gösterecek. Almanya takımlarının ŞL’de dört takımla temsil edilmesinin baş mimarı da kendileri. Yine ŞL’de en az yarı final yaparlarsa şaşırmam.
PLASELER VE GÖZE ÇARPANLAR
Bayern-Dortmund ikilisini zorlayacak takımlar da yok değil. Magath önderliğindeki Wolfsburg, Huntelaar’lı Schalke, ligin iki favorisine zor anlar yaşatabilir belki de. Gladbach’ın da De Jong ve Xhaka takviyeleriyle beraber ligin sürpriz takımlarından biri olabileceğini söyleyebiliriz.
Özellikle Schalke’nin bir şeyler yapması şart. Uzun zamandır Ruhr bölgesinin diğer tarafındaki ezeli rakipleri Dortmund’un başarılarını izliyorlar. Bu sene de bir hamle yapamazlarsa, yine ezeli rakiplerinin kutlama törenlerini izleyebilirler.
Her ne kadar Serie A aşığı olsam da, Avrupa’da en ateşli ve atmosferli maçların, Premier Lig ve Bundesliga’da oynandığı aşikar. Bu sene yine keyifle izleyeceğiz Bundesliga’yı. Dortmund’un maçlarını kaçırmamak, Gomez’in bitirici vuruşlarında kendimizden geçmek, Magath’ın Wolfsburg’unun disiplinini görmek, Huntelaar’ın yine saymaya başlamasını izlemek, oldukça keyifli olacaktır. Bu keyifli ligi izlemeyi unutmayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder